Merhaba sevgili Lebleblog okurları! Daha çok evlerimizde kaldığımız, yeni yerler keşfedemediğimiz, maceralara koşamadığımız bugünlerde, sizi yine herkesten duyamayacağınız bir harikaya doğru yola çıkarıyoruz.
Quinta da Regaleira, bugünkü yazımızın konusu aslında Sintra’da bir saray. Fakat isterseniz sohbetimize Sintra’dan bahsederek başlayalım.
Sintra, Portekiz’in Büyük Lizbon bölgesinde bulunan, UNESCO tarafından da kültür mirası listesine alınmış, yüksek tepelerin arasına kurulu bir romantik şehir. Lizbon’dan trenle 45 dakikada varabileceğiniz bu yer, özellikle 19. yüzyılda yapımına başlanan, romantizm akımı ürünü ev ve saraylarla dolu turistik masalsı bir şehir.
İlk yerleşimlerin Paleolitik Çağ’da başladığı belirlenen bu bölge, Roma imparatorluğu döneminde kentleşmiş. Bir dönem Müslümanların da egemen olduğu kentte, geri alındıktan sonra, Portekizlilerin hâkimiyeti son prensesleri Amelie’ye kadar da sürmüş.
Gezilecek birçok yeri bulunan Sintra’da bizim asıl ilgimizi çeken ise yazının başında da belirttiğimiz gibi Regaleira Sarayı. İlk olarak 1697 yılında yapılan saray, uzun zaman yerleşim yeri olarak kullanılmış. 1892 yılında İtalyan bir mimarın restorasyonuyla bugünkü halini almış. 1998 yılında da restore edilerek halka açılmış.
Beş kattan oluşan asıl saray yapısının yanında, bu masalsı mekanın en ilgi çeken yeri içinde bulunduğu park. Saraya ait olan bu parkta birbirine bağlı yeraltı tünelleri ve bizim en çok ilgimizi çeken ‘kuyu’lar bulunuyor.
Yontulmuş sütunlarla desteklenen, sarmal merdivenlerle inilen bu yeraltı yapıları aslında birer galeri. Bizim bildiğimiz su çekilen kuyuları ile ilgisi olmayan bu yapılar özel törenler için inşa edilmiş.
Ayrılmış dokuz kattan oluşan bu kuyuların, Dante’nin İlahi Komedya’sında bahsettiği 9 seviyeyi temsil ettiği düşünülüyor. Dibinde gömme bir mermer rüzgar gülü bulunan kuyular, sarayı bugünkü şekline getirten Carvalho Monterio’nun hanedan amblemini ve bazı diğer armaları da barındırıyor. Anlamlandırma çalışmaları günümüzde dahi sürse de bu kuyuların rastgele tasarlanmadığı çok açık. Sarayın sahiplerinin kullandığı zamanda ise bu yapıların çeşitli dini ve resmi törenlere ev sahipliği yaptığı biliniyor. Aynı zamanda o dönemde aktif kullanılan ve saraya bağlanan bir takım yeraltı tünellerine bağlandığı da araştırılan iddialardan biri.
Her ne olursa olsun, Quinta da Regaleira’nın her yaştan insanın ilgisini çekebilecek, gizemli ve etkileyici bir yer olduğu kesin. Olur da yeni maceralara çıkabileceğimiz, güzel güneşli günler gelirse, burası görmek için listenize alacağınız yerlerden olsun sevgili okurlar…
Eğer kuyulardan aşağı inerken, şöyle bir başınız dönecek diye endişelenirseniz, yanınıza atıştırmalık bir şeyler almak için leblebim.com bir tık uzağınızda.
UNESCO dünya mirası içerisinde bulunan ve Çorum ili sınırları içerisinde yer alan Hititler’in başkenti Hattuşa’yı da görmek isterseniz sizi, www.corumkulturturizmdernegi.com’a da bekleriz.
Sağlıcakla Kalın.
NK
Leblebi'nin en taze halleri Kapat